Günümüzde Batı ve özellikle de ABD, dünyadaki bütün ülkeler için küresel güvenlik sorunu haline gelmiştir. Batı’nın oluşturduğu kurgulardan hareketle kendisini Batılı/beyaz kimlik ile tanımlamayı seçen ABD, kendisini dünyaya Batılı/medeni kimliği aracılığıyla özgürlük ve demokrasi sembolü olarak pazarlayan bir devlet olması sıfatıyla, sadece Batı-dışı ülkelere ve insanlara zorbalık ve zulüm yapmakla kalmamakta, kendi toplumunda artan farklı şiddet biçimleri sarmalından da çıkamamaktadır. ABD’nin güvenlik kaygıları çerçevesinde, siyahları, Müslümanları, göçmenleri, mültecileri ve yoksulları da hedef tahtasına oturtması, bütün Batı-dışı dünyanın “yeniden sömürgeleştirilmesi” anlamına gelmektedir. Bununla mücadele etmenin bir yolu da ABD tarafından uygar devlet kisvesi altında servis edilen ve fakat kutuplaştırıcı politikalardan beslenen “demokrasi” ezberinin ırkçı söylem çemberini kırmaktır.
Bu kitapta, ABD’nin karanlık yüzü ve modern demokrasi ilkeleriyle bağdaşmayan ilkelliklerinin bazı kültürel yönleri, toplumsal ve küresel anlamda eleştirel beyaz ırkçılığı ile dekolonyal düşünce alanları çerçevesinde farklı açılardan incelenmektedir. Çalışmanın yola çıkış iddiası, ABD’nin beyaz egemen iktidarının kültürel arka planını yeni hikâyelerle anlatmaktır.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.